Prag, tarih boyunca birçok sanatçı ve yazara -hatta seyahatsevere- ilham kaynağı olmuş, etkileyici mimarisi ve karmaşık tarihiyle romanlara ve filmlere eşsiz bir atmosfer kazandırmıştır. Şimdi gelin, bu büyüleyici şehrin hayat bulduğu bazı önemli eserlere yakından bakalım:
Çek yazar Milan Kundera’nın pek çok romanında Prag, ana karakterlerin iç dünyalarıyla iç içe geçerek siyasi değişim ve kişisel arayışların yaşandığı bir sahne olarak karşımıza çıkar. Özellikle “Özlemek” romanı, Prag’ın atmosferini en iyi yansıtan eserlerden biri olarak kabul edilir.
Kafka’nın eserlerinde de Prag, sıklıkla kasvetli ve bürokratik bir şehir olarak tasvir edilir. Yazarın iç dünyasının yansıması olan bu şehir, okurlarda derin düşüncelere yol açar.
Bir de Prag’ta geçen filmlere bakalım; A. Anthropoid’i izlediniz mi? İkinci Dünya Savaşı sırasında Prag’da gerçekleşen, Nazi Almanyasına karşı düzenlenen bir suikast girişimini konu alan film, şehrin tarihi atmosferini başarılı bir şekilde yansıtıyor.
James Bond serisinin en sevilen filmlerinden biri olan Casino Royale’in bazı sahneleri de Prag’da çekilmiş. Filmde Prag Kalesi ve Charles Köprüsü gibi ikonik yapılar hemen göze çarpıyor.
Blade II filmi de vampirlerle mücadele eden Blade karakterini barındırıyor ve Prag’ın gotik mimarisi ile karanlık sokaklarını izleyicilerle buluşturuyor.
Yüzyıllar boyunca farklı kültürlerin etkisi altında kalan Prag, hiç şüphesiz benzersiz bir atmosfere sahip. Gotik, Rönesans ve Barok gibi farklı mimari üslupları barındıran şehir, görsel olarak oldukça etkileyici. Tarih boyunca birçok siyasi ve sosyal değişime tanık olan şehir, bu sayede roman ve filmlere derinlik katacak zengin bir arka plana sahip olmuş.
Fotoğraf: İlhan Eroğlu