+90 543 433 60 80 info@sanatlarandevu.com
+90 543 433 60 80 info@sanatlarandevu.com

Aslıhan Sondrio İle Sanatı ve Projeleri Üzerine Konuştuk

ASLIHAN SONDRİO İle Sanatı ve Projeleri Üzerine Söyleşi

Aslıhan Sondrio, BELS’den University of Cambridge’in IGCSE sertifikalarıyla ve Uluslararası Bakalorya Diploma Programı’nda Görsel Sanatlar (IBDP High Level Visual Arts) okuyarak, “Görme Engelleri: Fransız Empresyonizminin Arkasındaki Sır” başlıklı tezi ile mezun oldu. 2015 yılında ilk sergisi olan “Kaos” gerçekleştikten sonra Milano Politecnico Üniversitesinde Mimarlık Bölümünü kazanmasıyla İtalya’ya taşındı. Şu anda Milano Brera Güzel Sanatlar Akademisinde Resim Bölümündedir ve ikinci sergisi “Kosmos” için hazırlanmaktadır. Profesyonel sanatçılığın yanı sıra, bir çok kültür sanat, aile eğitim merkezinde sanat tarihi içerikli atölyeler gerçekleştirmiştir. Seminerlerini Türkiye’de online olarak çeşitli platformlarda devam ettirmektedir.

Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

  • Kendimi her şeyden önce bir sanatçı, daha sonra da sanatın yer aldığı her konuyu araştıran ve bilgilerini aktaran bir anlatıcı olarak görüyorum. 24 yaşındayım, aslen İstanbul’luyum ve yaklaşık 6 yıldır Milano’da yaşıyorum.

 

  • Neden Milano?İtalya’ya kendimi bildim bileli bir yakınlık hissettim. Çocukluğumun başından beri ailem hep yurt dışında okumamı ve orada hayat kurmamı öngörerek hareket etmişti. Avrupa’daki sanat ve tasarım okullarını araştırırken Milano Politeknik Üniversitesi karşıma çıktı, Mimarlık asıl tutkum olmamasına rağmen İtalya’nın çekiciliğine kapılarak buraya gelebilmek için her şeyi yaptım. Bilmediğim, Milano’nun tipik bir İtalyan şehri olmadığıydı ama ona da alıştım artık! Okumak için geldiğim bu şehir, daha sonra iş hayatı nedeniyle, daha sonrasında ise yeni kurduğum ailem nedeniyle kaldığım evime dönüştü.

 

  • İtalya’da hayat nasıl? İtalya’da hayat, eğer çalışmaktan yaşamaya zaman ayırabiliyorsanız gerçekten çok güzel. Bu ülke de bizim ülkemiz gibi çeşitliliğe sahip; görecek, tadacak, yapacak şey çok. Tabii, Türkiye’yi özlemiyorum da değil. Bürokratik bir işiniz çıkmadığı sürece, İtalya bir cennet, çıktığında ise… felaket!
    Karantina günlerini atlatabilmek için Cinque Terre’ye taşınmıştık, fakat bu dönemde, insanın nerede olduğu gerçekten önemsiz, çünkü hangi şehirde olursak olalım hepimiz evdeyiz!

 

  • Sanat aşkınız ne zaman başladı? Sanat aşkım kendimi bildim bileli var. Küçükken evimizin duvarlarından tutun, kendime kadar her şeyi boyar, çizermişim, annem halen anlatır. Her zaman çizim yapardım ama ilk gerçek tablomu 14 yaşındayken yaptım; akrilik boyayla tanışmam böyle oldu, o zamandan beri yerini başka hiç bir materyal tutmuyor benim için. Sanatçıların hikayeleri, hayatları da daima ilgimi çok çekerdi ve boş zamanlarımda ilgiyle araştırırdım, üzerine düşünürdüm.

 

  • Milano’da yaşamanın sanatınıza katkısı ne oldu? Milano’da yaşamanın, sanat tarihinde daha az tanınan İtalyan sanatçıları tanımama sebep olmasının yanı sıra estetik anlayışımı daha da geliştirmeye çok katkısı oldu. Tabii burası modanın şehri. Benim için moda, stil hepsi sanat başlığı altında, hepsi estetik anlayışına ve zevke bağlı çünkü.

  • Tablolarınız çok renkli. Tüm bu renkler size ne ifade ediyor?İlk tablolarımda bu kadar çok renk yoktu; daha siyahlar, koyu maviler, kırmızılar söz konusuydu, daha kısıtlı bir renk paletim vardı, diyelim. Bu renklilik son bir kaç yıldır var, ve sanırım özlediğim Türkiye ve çocukluğumun rengarenk bahçelerinden, doğasından geliyor.

  • İlk serginizin ardından, 2. sergi hazırlıkları var mı?İlk sergimi Türkiye’den ayrılmadan hemen önce gerçekleştirmiştim. Şu anda ikinci sergim için hazırlanmaktayım. Pandemiden hemen önce Milano’da bir galeri ile anlaşmıştım, sonra olan biten her şey yüzünden ertelemek zorunda kaldık. Umarım en kısa zamanda gerçekleştirebiliriz!

 

  • Etkilendiğiniz sanatçılar var mı?Yirminci yüzyılın tüm büyük sanatçıları dersem, biraz fazla genel bir cevap olur sanırım. Ama hepsinin beni etkilediğini söyleyebilirim. Bu aralar neredeyse hiç tanınmayan ama tanınması gereken Hilma af Klint’in eserleri beni çok etkiliyor; zira af Klint soyut sanatın öncüleri kabul edilen Kandinsky’den, Mondrian’dan seneler önce soyut resim yapmaya başlamış, fakat hiç tanınmamış. Onun ele aldığı konular ve renklere, şekillere yüklediği anlamlar beni çok etkiliyor.

  • Tasarım süreciniz nasıl işliyor? Tasvir edebileceğim bir yol yok. Bazen aklımda sadece bir renk paleti oluyor. Bir renkle başlıyorum; renkler, şekiller ve dokular dengelenene, içimden bir ses “Tamam, bitti, daha fazla dokunma!” diyene kadar renk, şekil ve doku eklemeye devam ediyorum. Sanırım bu sanatçı olsa da olmasa da herkesin bilebileceği bir hissiyat, bir çiçek buketi de düzenliyor olabilir insan, ne yapmaya çalıştığını tam olarak bilmeden, ta ki farklı renk ve boydaki çicekler “dengeli” bir buket oluşturana kadar.
  • Sizin alanınızda kendini geliştirmek isteyen yeni nesil sanatçılara ne tavsiye edersiniz?Hata yapmaktan korkmamak. Çok klişe oldu belki de ama yeni bir sanatçıyken insan ister istemez kendini çok kısıtlayabiliyor. Materyal israf etmekten çekiniyor, orijinal olmamasından çekiniyor, vesaire… Çekinmemek, sadece yapmak lazım. Bu konuda Amerikalı sanatçı Chuck Close’un bir sözü var; “İlham amatörler içindir. Geri kalanımız sadece kalkıp işe koyuluyoruz. Gökte bulutların ayrılmasını ve beyninizde bir şimşeğin çakmasını beklerseniz, çok fazla iş çıkaramazsınız. En iyi fikirler süreçten çıkar; işin kendisinden çıkar.”. Bu beni etkileyen bir söz, maalesef ben de her gün kalkıp resme koyulamasam da hiç değilse daima resim üzerine düşünüyorum.

 

Röportaj: Ayşe KAYNARCALI / Sanatla Randevu Kurucu Ortağı

Yorum Yap


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.