Mardin, Mezopotamya’nın bereketli topraklarında yer alan, tarihi ve kültürel zenginliğiyle şüphesiz Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri. Taş evleri, dar sokakları, cami ve kiliseleriyle adeta bir açık hava müzesi. Son yıllarda uluslararası bir sanat merkezine dönüşen şehrin en önemli etkinliklerinden biri Mardin Bienali. İlk kez 2010 yılında düzenlenen bienal, çağdaş sanatı Mardin’in tarihi dokusuyla buluşturma fikriyle ortaya çıkıyor ve o günden bu yana her iki yılda bir düzenleniyor. Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen sanatçılarını buluşturarak bu güzel şehre bambaşka bir soluk getiriyor.
Direktörlüğünü Döne Otyam ve Hakan Irmak’ın yaptığı, Mardin Sinema Derneği tarafından düzenlenen ve Ali Akay küratörlüğünde gerçekleşen Mardin Bienali, bu yıl bizlere “Daha Uzaklara” başlığı altında birtakım sorular sordu. Bienal, günümüzde yaşadığımız sanatsal, siyasi, sosyolojik soru ve sorunlara hem yeni yaklaşımlar hem de yeni yorumlar getirdi.
Sanatla Randevu olarak mayıs ayında sanatsever konuklarımız, Parıltı Derneği ve TOG Vakfı üyeleriyle olmak üzere üç ayrı Mardin Bienali gezisi gerçekleştirdik. 18-19 Mayıs, 21-22 Mayıs ve 23-25 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz bienal gezilerimizde bize danışmanımız Dr. Ezgi Bakçay eşlik etti.
Mardin Bienali’nin 6. yılında 60’tan fazla sanatçının göç, kimlik, hafıza ve gelecek gibi günümüzün önemli meselelerini ele alan eserleri Mardin’in sekiz farklı mekanında sergilendi. Eserler arasında resim, heykel, enstalasyon, video ve performans gibi farklı disiplinler yer aldı. Develi Han, Alman Karargahı, Tasarım Vakfı Galeri, Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi, Tasarım Vakfı Meydan Galeri, Dabbakoğlu Evi, Kervansaray ve Marangozlar Kahvesi gezi duraklarımızdan bazılarıydı.
Bienalin öne çıkan eserleriyse; Sarkis’in “Gökkuşağı Renkleriyle Ovaya Bakmak”ı, Michele Ciacciofera’nın geçtiğimiz yıl aralık ayında Mardin’e gelerek yerel üretici ve sanatçılarla beraber çalıştığı, üzerinde ülkelerin olmadığı bir dünya haritası olan “Toprak Ana”sı, Güneş Terkol’un tül eserleri, Cevdet Erek’in İran kökenli Sami Hosseini ile geliştirdiği ve aşina olduğumuz def çalgısından deriyi çıkarıp metal halkalarla farklı bir biçim verdiği eseri, Yıldız Moran’ın 1950’lerin sonunda gerçekleştirdiği, Mardin’i de içeren turundan fotoğrafları -özellikle, çocukken manastır kapısına terk edilen ve daha sonra 80 yıla yakın bir süre annesini bekleyen Ammo Bahe’nin portresi- ve Nasan Tur’un “İyileşmeyen, ancak yeni bir kültürel farkındalığın ifadesi olarak yara izleri” diye nitelendirdiği, halının üzerine yanıklar açarak oluşturduğu Mardin Gölgeleri…
Keyifli gezilerimizin ardından gastronomi dünyasının Nobel’i olarak adlandırılan Basque Culinary World Prize 2023’ün sahibi ve bu ödülü Türkiye’ye taşıyan ilk şef Mardin doğumlu Ebru Baybara Demir’in işletmesi Cercis Murat Konağı’nda akşam yemeklerimizi yedik. Gezilerimizin ikinci gününde Mezopotamya’nın bereketli topraklarında, tarihin ve kültürün izlerini taşıyan çok önemli bir destinasyon olan Dara Antik Kenti’ni ziyaret ettik. Roma İmparatorluğu’nun en önemli sınır şehirlerinden biri olan ve M.S. 505 yılında İmparator Anastasius tarafından yaptırılan bu kent; görkemli surları, tapınakları, hamamları ve agorasıyla adeta bir açık hava müzesi gibi.
Parıltı Derneği ile yaptığımız gezimizde, talep üzerine ekstra bir gün daha ekleyerek rehberimiz eşliğinde tarihi taş evleri, dar sokakları ve rengarenk çarşılarıyla adeta bir masal diyarını andıran Midyat’ı da keşfettik. Eski Midyat ve çarşı gezimiz sonrasında Türkiye’nin en eski Süryani manastırlarından biri olarak bilinen Mor Gabriel Manastırı’nı gezdik. Mardin gezimizi bin 200 yıllık geçmişiyle mağaralar üzerine kurulan gizemli ve tarihi bir Ezidi köyü olan Mağara Köyü’nü gezerek sonlandırdık.
Sanatla harmanlanan, bölgenin eşsiz tarihi dokusuyla unutulmazlar arasında yerini alan üç ayrı Mardin programımız son bulurken sıradaki bienale katılacağımız günü şimdiden heyecanla beklemeye başladık. Bu sene programlarımıza katılamayan misafirlerimizi bir sonraki bienal gezilerimizde konuk etmek ve sanat dolu yepyeni programlarımızda buluşmak dileğiyle…