+90 543 433 60 80 info@sanatlarandevu.com
+90 543 433 60 80 info@sanatlarandevu.com

“Dünyada En Müthiş Deneyimlerim”

Ayşe Kaynarcalı “dünyada en müthiş deneyimlerini” Sanatla Randevu okurları için yazdı.

Toskana Vadilerinde Sarhoş Bir Günbatımı

Her gidişimde, “neden ben burada bir kasabada doğmadım?” diye iç geçiriyorum. Havadaki o keskin koku, doğanın cömertliği ve yeşilin her tonuyla büyüleniyorum. Şarap içmesem de, gördüğüm manzaralarla başım dönüyor; sanki sarhoş gibi geziyorum bu topraklarda.

👉 Toskana bana, insanın toprağa kök salarak nasıl bir yaşamla bütünleşebileceğini fısıldıyor.

Ubud’da İçsel Yolculuk

Kendimle en barışık olduğum yer olabilir. Frangipani kokusunun sardığı sokaklarda yürürken, yeryüzünde cennetin kokusunu duyuyorum. Ubud, bana dinginliği, huzuru ve içsel dengeyi armağan ediyor.

👉 Sanki burada zaman yavaşlıyor ve ruhum kendi ritmini buluyor.

Buenos Aires’te Tutkunun Ritmi

Tango’nun ateşiyle, tutkunun başkenti gibi hissediyorum burayı. Caddelerinde açan mor jakaranda çiçekleri, şehrin melodisine görsel bir ritim katıyor. Buenos Aires’te hem kalbim hızlanıyor hem de içimde derin bir sevinç çiçekleniyor.

👉 Her adımda kalbimin attığı ritmi sokakların müziğiyle birleştiriyorum.

Old Bagan’da Sessizliğe Yükselen Balonlar

Çok dingin, çok mistik… Gün doğarken ufukta yükselen sıcak hava balonlarını izlemek, hayatımda yaşadığım en eşsiz deneyimlerden biri. Bagan’ın tapınakları arasında süzülen o sessizlik, bana zamanın ötesine geçtiğimi hissettiriyor.

👉 Burada, gökyüzüyle yeryüzü arasında ruhumun asılı kaldığını hissediyorum.

Varanasi’de Ruhun Sabah Töreni

Beni her seferinde alt üst eden bir yer. Ganj Nehri’nde gün doğarken bırakılan “flower diyas” yani dua çiçekleri… O anı izlemek, insanın kalbine hem hüznü hem huzuru aynı anda işliyor. Bu ritüel, dünyada mutlaka deneyimlenmesi gereken birinci sırada.

👉 Suyun üstünde süzülen o ışıklar bana hem yaşamın faniliğini hem de ruhun sonsuzluğunu hatırlatıyor.

Nil Nehri’nde Zamanın Kalbine Uyanmak

Sabahın ilk ışıklarıyla Nil’in üzerinde uyanmak, yalnızca bir manzaraya değil, tarihin özüne gözlerimi açmak gibi. Nehrin dingin akışı, binlerce yılın ayak seslerini taşır; tapınakların görkemi ve mitolojilerin fısıltılarıyla birleşir.

👉 Nil bana, antik çağlardan bugüne uzanan ortak köklerimizi hatırlatıyor. İnsanlığın hayal gücüyle yarattığı piramitler, tanrılar ve mitler arasında, kendi küçük varoluşumun büyük bir bütünün parçası olduğunu hissediyorum. Buradayken binlerce yıllık geçmişle bağ kuruyor, ruhum göğe doğru yükselirken aynı zamanda toprağın en derin katmanlarına kök salıyor.

Marakeş’in Souk Labirentinde Baharat Kokuları

Kızıl şehrin kalbi olan souqlarda dolaşmak, kokuların ördüğü bir labirente adım atmak gibi. Kimyonun sıcak tınısı, tarçının tatlı keskinliği, safranın altın rengi, portakal çiçeğinin ferahlığı ve Atlas sedirinin odunsu derinliği her köşede yeniden karşıma çıkıyor. Baharat, deri, argan yağı ve yağmur sonrası toprağın kokusu birbirine karışarak şehrin büyüsünü görünmez bir halı gibi dokuyor.

👉 Marakeş’te kaybolmak, renklerin ve kokuların rehberliğinde kendini yeniden bulmak demek.

Ateş ve Hüzün: Endülüs’ün Duende’si

Baharda portakal çiçeklerinin kokusu tüm Endülüs’ü sarar; bu koku bana hem bir başlangıcın masumiyetini hem de geçmişin derinliğini hatırlatır. Elhamra Sarayı, İslam sanatının en yüksek noktası olarak, taşlara oyulmuş bir dua, ışık ve gölgenin ebedî dansıdır. Granada’nın kızıl duvarlarında bu sanatın zarafeti yankılanırken, Sevilla’da yükselen flamenco melodileri Lorca’nın sözünü ettiği duende’yi —insanı hem ateşin coşkusuna hem de hüznün derinliğine sürükleyen o gizemli gücü— hissettirir.

👉 Endülüs bana, kalbin en derin yaralarıyla en büyük sevinçlerinin aynı anda nasıl dans edebileceğini öğretiyor.

Venedik’in Baştan Çıkarıcı Deneyimi

Sislerin içinde kaybolurken, Venedik bana yalnızca bir şehir değil, bir arzu gibi fısıldıyor. Kanalların karanlık yüzü, dar sokaklarda saklanan sırlar ve gölgelerin arasında yankılanan ayak sesleri… Her an batacakmış gibi kırılgan, ama yüzyıllardır dimdik ayakta duran bu kent, insanı hem korkutan hem de büyüleyen bir ihtişam taşıyor. Veba maskelerinin ardında düzenlenen gizli balolar, ihtişamla şeytani bir hazzı aynı anda sunuyor. Ansızın karşınıza çıkan köprüler, şehrin beklenmedik anlarda açığa çıkan yeni sırlarını fısıldarken; görkemli palazzoların kapalı kapıları ardında kimlerin yaşadığını, hangi tutkuların ve ihanetlerin gizlendiğini hayal etmek, Venedik’in gizemini daha da derinleştiriyor.

👉 Venedik’te dolaşmak, tehlike ile arzunun el ele dans ettiği bir labirentin içine adım atmak gibi.

Yorum Yap


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.